YAKUP_RASIT
  ÇİZGİNİN ÖBÜR TARAFINDAN
 

  Sevgili Ferit,
  Hergün mektuplarını alıyorum.Ama maalesef hiçbirine cevap yazamıyorum.Yazamıyorum,çünkü bunu yapacak mecalım yok.Her şeyi göze alıp,kalemi elime aldığımda,henüzyazmaya başlamamışken,sözcük dağarcığımdaki bütün kelimeler önüme dökülüverdi.Ben de ,pek zengin sayılmayan bu hazneden,duygularımı dört dörtlük anlatabilmek için,dikkatle kelimeleri seçip kağıda dökeceğim.
   Ferit,belki de,sana yazdığım son mektup bu olacak.Ardarda gönderdiğin mektuplarda bana nolduğunu merak ettiğini ve hayatta olduğumdan şüphe ettiğini yazmışsın.Eğer son mektubuna da cevap vermezsem,öldüğümden kesinlikle emin olacağını söylüyorsun.Bu mektubu sana düşüncelerinin yersiz olduğunu anlatmak için yazmıyorum.
  Ferit,o gün  evden müthiş bir sinirle çıkmıştım.Sebebinin ne olduğunu bilmiyordum.Bildiğim tek şey kendimden nefret ettiğimdi.Evin bahçesinden fırtına gibi çıktığımdanolacak kaval kemiğimi korkuluğa çarpıp incitmiştim.Asabiyetim kat vekat artmıştı.Bu olaya alalade  bir olaymış gibi bakabilirsin.Ama,onbeş gün önce trafik kazası geçirdiğim için,bana göre dayanılmaz birşeydi.Evet,canım çok yanmıştı.Eve dönmek istedim,ama cuma günü "yeşil park"ageleceğime dair  verdiğim söz,beni bunu yapmaktan alıkoydu.
  Ferit,kararlaştırdığımız gibi yeşil parka gittim.Sinirim feci şekilde bozuktu.Cebimden bir sigara çıkarıp,yaktım.Canım öylesinesıkılıyordu ki,sadece bir nefes aldım ve sigara kendi kendini  tüketti.İnan benim gibi insanlar da şu sigara gibi kendi kendini tüketmeye mahkum.İzmariti çöpe attığım sırada sen geldin.Neşeli görünüyordun ve nedense bu beni  daha da öfkelendiriyordu.Selamsız sabahsız üstelik her karşılaşmamızda yaptığın gibi elimi sıkmadan yanıma oturdun.Sen bunu asabiyetinin doruğa ulaştığı zamanlarda bile yapmazdın.Hiç konuşmadın.Beni suskun görünce:
  -Saffet,senin şu suskun halin beni deli ediyor.Noldu birader?Derdini neden anlatmıyorsun.Dedin.İşte o anda,ömrüm boyunca yaşadığım tüm o berbat anılar gözümün önünden geçti.Bu da yetmezmiş gibi,aradasırada avunduğum birkaç mutlu anımı da şerre yordum.Fakat o an için zihnimi en çok kurcalayan,benim sana bir derdimi anlattığım zaman suratıma bir sille gibi çaktığın "sorduk mu?" sözüyle beraber aldığın tavırdı.Nefret dolu bakışlarımı sana çevirrerek:
  -Sana ne, demekten kendimi alamadım.Bu sözü sana intikam düşüncesi güderek söyledim.Ve galiba emelime ulaştım;o kalın parmaklı ellerinle bana bir tokat attın.Cüsseni bu kez hiç hesaba katmadan seninle kavga ettim.Kim yendi?Kim yenildi?Hayatım boyunca galibiyet yüzü görmediğimden,dolayısıyla galibiyetin nasıl birşey olduğunu bilmediğimden,utangaç bir tavırla yenilgiyi kabul ettim.Bu seni her zaman ki gibi kibirlendirdi,bana sert bir yumruk attın.Ben bu yumruk darbesiyle ,parkın altındaki sebilin önüne yuvarlandım.Hemen elimi yüzümü yıkadım.Hayratın alçıdan imal edilek tabelasından bir parça kopardım ve yolun ortasına bir çizgi çektim.Bu çizgi beni insanlardan ayıran çizgiydi ve ne yazık ki beyazdı.
  Ferit,çizgiyi çeker çekmez,sen öbür tarafa geçtin.Sonra arkamdan müthiş bir kalabalık,koşup senin tarafına geçti.Sanki,ben hariç tüm insanlık senin tarafındaydı.Kalabalığın başı var,sonu yok gibiydi.
  Ferit,hani yanıbaşımda,bir kirpi ve bir kaktüs belirdi de,şaşkına döndünüz.Gündüz vakti bir kirpinin,serin bir günde(bir kış gününde) bir kaktüsün yanımda olduğunu gördüğünüz,gözleriniz fal taşı gibi açılmıştı.Ben hiç şaşırmadım.Dikenli bir bitki,dikenli bir insan ve dikenli bir insan...İşte yanyana.Diğer ikisi,beni insanlığın dikenli bir temsilcisikabul ediyordu.
  Ferit,hani bana,hep bir ağızdan,daha bütün insanlığın çizginin öbür tarafında toplanmadığını,henüz geleceklerin olduğunu söylemiştiniz.Tekrar nefret dolu bakışlarımı üzerinize çevirdim.Koşmaya başladım.Beklediğiniz insanlar koşup size doğru geliyorlardı.Beni gördüklerinde deliye döndüler adeta.Yüzlerini kapattıklarını gördüm.Niye koştuğumu anlamadan,onların beni gördüklerinde aldıkları tavrı idrak etmeye çabaladım.Acaba ne garipliğim var diye düşündüm.Paramız eksik olduğunda bize sigara veren tek bakkala(hani şu senin hemşerin).Beni görünce Bakkal,kaçtı.Sanırım çizginin öbür tarafına gidiyordu.Aceleyle aynaya baktım,halimde bir tuhaflık göremedim.
  Çıktım.okula doğru koşmaya başladım.Sokaklarda kimse yoktu.Okulda da öyle.
  Ferit,hani seninle hep gitmek istediğimiz Çamlık(Atatepe) aklıma geldi.Adnan Menderes Müahallesine gittim.Yine tek  bir insan yoktu.Birden bire,bir sürü hayvan ve bitki üzerime çullanıp beni öptü.Bana  minnet borçlu olduklarını belirtiyorlardı.Sizlerden bıkmış olmalılardı.Bana sevgi gösterileri yapıyorlardı,onların başından sizleri defettiğim için.Onlardan paçayı zor kurtararak,tepeye çıktım,bir sigara yaktım.Ağaçların altında gözlerimi yumup düşünmek,ama sadece düşünmek  istedim.Bir an dalgalar gözümün önüne geldi.n küçük daire,küçülerek bana doğru geliyor ve beni içine alıyordu.Kendimi çok garip hissediyordumBu dalgalar neye aittienize mi?Sigaraya mı?Yoksa,size mi?
  Ferit,beni bulduklarında baygın bir haldeymişim.Saat de sabahın beşiymiş.Tam on beş gün tedavi gördüm.Doktor da insandı.
  Ferit,önceden de dediğim gibi belki de bu sana yazdığım son mektup.Benden bir "Polyana" yapmaya karar vermiş olan  sana,seni hayal kırıklığına uğratacak bir sözüm var:Ben bir "Stendhal"im........
                7-10-93         saffet salih
                                                                                     YAKUP KARAHAN

 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol